Enstitü Makaleleri

denizegece
Deniz Egece
Nörobilim Uzmanı
Otuz beş yaşına kadar fabrikatör ve iş adamıydı. Günün birinde işlerini bırakarak tamamen kendini keşfetmek ve tedavi etmek için çıktığı yolda, kendini bilime ve araştırmalara adadı. Uzak Doğu, Avrupa ve Amerika’da Nörobilim alanında özel eğitimler aldı. Aldığı eğitimlerden bazıları; Yoga Teraphy, Kontamplasyon, Pilates, NLP, Hipnoz, Oto-hipnoz, Beslenme bozuklukları, Kuantum fiziği, Fotografik hafıza, Bilişsel terapi, Ayurveda, Reiki, Feng shui, Biyoenerji ve Nöroplastisite, Epigenetim ve Mentalizm. En son Harvard Üniversitesi NYFA’da bilinçaltını etkileyen Subliminal ses ve ışık teknolojisi eğitimleridir.

Orucun Beden Üzerindeki Etkisi

Beden ile bilgi ve hareket ile inancın ilişkisi

İnsan bedeni madde, enerji, bilgi ve hareketle beslenir. Beden ve bilinci besleyen sadece madde (gıdalar) değildir, bedeni aynı zamanda enerji, bilgi ve hareket de besler. Bedende var olan ortalama 1 kg beyin; tüm bedenin enerjisinin %20 – %25’ini tüketir. En çok beslenmeye ve enerji tüketmeye beynin ihtiyacı vardır.

Beyin enerji tüketimi; beyin frekans dalgalarının kuvveti ve işlemci olarak işlediği bilgi çeşidi, miktarı, tekrarı ve şiddetine göre de değişir. Uyku sırasında üst bilinç kapalı ve bilinçaltı da açıktır. Bilinçaltı az miktarda enerji tüketir ama daha yüksek miktarda enerji üretimine neden olur. Üst bilinç aktif olduğunda beynin enerji tüketim miktarı artarken enerji üretim seviyesi aynı kalır. Fakat üst bilinç aktif olduğu için bedenin ürettiği enerji bir süre sonra yetersiz kalır, dolaysıyla kişi uyuyarak üst bilincin ortadan yok olmasına ve yeniden daha fazla enerji üretilebilmesine sebep olur.

Enerji tüketim miktarları

Bilgileri yönetmek ve yönlendirmek için enerji tüketen beyin 24 saat bilgiyi işler ama uyurken sadece beden fonksiyonlarının bilgilerini işler. Uyanıkken çevreden gelen bilgileri ve davranış alışkanlıklarını da işlemeye başlar, böylelikle enerji tüketim miktarını kat kat artırır.

Beynin harcadığı enerjinin miktarı, bilginin niteliği ve içeriği ile eş orantılıdır. Yabancı, kararsız, karışık, yıkıcı, nefret, kin, kavga, gerginlik, korku, öfke, tehdit, tepki gibi yoğun duygulara neden olan içerikli bilgileri işlediğinde daha çok enerji tüketir. Beyin yıkıcı bilgiyi ya da tanımadığı bilgiyi işlerken sorunu çözmek ve anlamak adına harekete geçer, çözesiye kadar da aktif durumda kalır.

Çözüme giden yollardaki engeller

Beynin temel görevi güvenliktir; bedenin hayatta kalması ve neslin devamlılığını sağlamak asli görevidir. Beyin tanımadığı, yıkıcı, tehdit içerikli bilgi ve ortamdan korkar ve geri çekilir. Çözüme gidinceye kadar meşgul olur ve enerji tüketimini artırır. Eğer kişi yıkıcı, bilmediği ve korktuğu bilgiyle muhatapsa beyin mecburen uğraşa girer bu da stres, gerginlik, ve öfke üretir. Bu tarz bilgilerde enerji tüketimi artar, tanıdığı, tehdit içermeyen ve güvendiği bir bilgide enerji tüketimini azalır.

Bedeni beslemenin çeşitli yolları

Beden, sadece yiyecek ve içeceklerle beslenmez, gün içinde kalorisi olmayan ama bilinç ve bedeni besleyen bu enerjilerle de beslenerek, yiyeceğe duyulacak ilginin azalmasına ve bedenin de güçlenerek sağlıklı olmasına sebep olunabilir. Duygusal açlığı bastırmak yerine, deneyimleyerek elde edilen ve kalorisi olmayan bilgilerle beslenmek bilinç ve beden sağlığı için çok önemlidir.

Oruç tutma sürecinde “strese sırtını dönmek, küslerle barışmak, öfke duyduğumuz kişi ve olayları affetmek, kendini affetmek, bağımlı olunanlarla yüzleşmek, kafadaki soru işaretlerini kararlı duruşlarla cevaplamak, yapıcı sohbetler, dokunmak, sarılmak ve kucaklaşmak, kişisel eğitimler almak, düşünce molaları, kişilerin, olayların ve maddelerin iyi yönlerini görmek ve konuşmak, yapıcı yeni bilgiler öğrenmek, kitap okumak, doğada ve hayvanlarla zaman geçirmek, doğada yürüyüş yapmak, çocuklarla oynamak, yapıcı arkadaşlıklarla iletişim, yapıcı aile fertleri ile yapıcı sohbetler, egzersiz ve hareketlilik, danslar, sevmek ve güvenmek, sahip olunanlara şükür etmek, en önemlisi de anladığın dilde sık sık dualar etmek” gibi bilgi ve yaklaşımlarda bulunmak (kalorisiz enerjiler) bilinci ve bedeni beslemiş olur.

Orucun bedenin ihtiyacı olan enerjiye katkısı

Oruç sürecinde, 20 dakikalık yapılacak derin dualar, bedene 2,5 saatlik enerji depolamasına sebep olur. Dua sürecinde beyin dalgaları alfa ve theta dalgalarına iner, bu da enerji artırımına sebep olur.

“Dualar en doyurucu gıdalardan daha doyurucu ve en iyi tedavi eden ilaçlardan daha da tesirli tedavi edici özeliğe sahiptir”

Duaların, kişinin ana dilinde olması ve söylemlerdeki içerikler çok önemlidir. Ayrıca duanın süresi etkisinin artmasında en önemli faktördür. Dualar sürecindeki çevreden gelen etkileşimleri minimum seviyeye indirmek ve duanın içeriğine odaklanmak duanın gücünü ve etkisini hemen artırır.

20 dakikalık dualar yapılırken sessiz ve yalnız bir ortamda olunması tercih edilmelidir. Ardından da 10 dakika sesiz ve meditatif bir halde beklenilmelidir. Bu durum beyin dalgalarının alfa ve theta seviyesine inmesine neden olur. Ana dilinde yapılan duaların içeriği inançların da değişmesi demektir. Bu da demek oluyor ki, dualarla kişi hem içinde bulunduğu zamana hem de geleceğine yatırım yapar.

Bir sevgidir okuyan, bir sevgidir yazan, bir sevgidir yazdıran.

Benim görüşlerime değer vererek okuduğun için, sana iki şükran bir de sevgimi gönderiyorum.

Bilgi, hareket ve inanç ilişkilerini ve daha fazlasını, detaylarıyla “Zayıflamada Değişim Süreci” kitabında bulabilirsiniz.

2 Şükran 1 Sevgi…

Yazan: Deniz EGECE